



GÜNCEL
Dijital çağda, yanıltıcı bilgi ve dezinformasyonun yayılması, uluslararası ilişkiler ve kamu diplomasisi üzerinde ciddi etkilere sahip olmaktadır. Bu araştırmada, yanıltıcı bilginin kamu diplomasisi üzerindeki etkileri ve bu sorunla nasıl başa çıkılması gerektiği incelenmiştir.
Devamını OkuKamu diplomasisi, uluslararası ilişkilerde giderek artan bir öneme sahip olmaktadır. Bu araştırmada, kamu diplomasisinin uluslararası kriz yönetiminde nasıl etkili bir araç haline geldiği incelenmiştir
Devamını Oku- GÖRÜŞLER

Bir Kamu Diplomasisi Unsuru Olarak Savaş Etiği
21 Şubat 2025Kamu diplomasisi, bir ulusun diğer uluslar üzerinde uyandırdığı olumlu veya olumsuz intiba ile ilgilidir. Kamu diplomasisi yöntemlerini kullanan devletler, imajlarını iyileştirmek, bozulmasını önlemek ve eğer arzulanan düzeyde değilse siyasal etkinliklerini güçlendirecek imajlara kavuşmak için çaba sarf ederler. Ancak iyi bir imaja sahip olmak sadece çaba sarf ederek edinilemez. Ulusların ve devletlerin tarihten gelen, kimliklerine yapışmış ve başkaları tarafından algılanan bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerden biri de orduların savaş sırasındaki davranış biçimleridir.
Ancak bundan önce savaşın çıkış nedenleri üzerinde durmak gerekir. Hangi savaş haklıdır? Haksız savaş ne demektir? Savaş, saldırıya uğrama veya ağır insan hakları ihlalleri gibi haklı bir nedene dayanmalıdır. Buna karşılık, hasmı imha etme amacıyla yapılan ve savunma gerekçesi olmayan saldırgan savaş haksız savaştır. Haksız savaşın etik bir tarafı olamaz. Doğal olarak, haksız savaşı başlatan ve yürüten orduların etik dışı davrandıkları bir gerçektir. Bunun dışında, savaşan ordu mensuplarının savaş etiğine aykırı davranışları –sivillere uygulanan şiddet ve imha eylemleri, kültürel varlıkların yok edilmesi ve yağmalanması, çevreye zarar verilmesi, orantısız ve gerekçesiz güç kullanımı gibi– haklı da olsa haksız da olsa savaş etiği normlarına aykırıdır. Savaş, son çare olmalı; diplomasi ve barışçıl çözümler tükenmeden savaşa başvurulmamalıdır. Güç kazanma, başkasının topraklarını veya zenginliklerini ele geçirme ya da intikam amacıyla yapılan savaşların sonunda kimse kazançlı çıkmaz.
Savaş bazı durumlarda kaçınılmaz olabilir. Ancak bu durumda bile, insanlık uygarlığının gelişimiyle süzülüp gelen etik kuralların uygulanması, insanlık onuru açısından son derece önemlidir. Tarihte savaş suçu olarak kabul edilen birçok olay –Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atılması, Bosna Savaşı’ndaki soykırım gibi– savaş etiğine aykırı olduğu için uluslararası alanda kınanmıştır. Günümüzde Gazze’de ve Ukrayna’da yaşananlar, savaşan tarafların etik kuralları ne denli kolay çiğneyebildiklerine kanıttır. Özellikle 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nde tanımlanan suçlar, Bosna’da, Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında, Ruanda’da, Sudan’da ve dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan insanlık dışı soykırımlarla, insanlık adına ne kadar trajik bir konumda olduğumuzun kanıtıdır. İnsan haklarını korumak, gereksiz acıları önlemek ve savaşın yıkıcı etkilerini en aza indirmek için oluşturulmuş bir disiplin ve yaklaşım olan savaş etiği, uluslararası hukukun da önemli bir alanıdır.
Tarih boyunca, doğası gereği bir şiddet eylemi olan ve “öldürme” amaçlı savaş sırasında, tarafların birbirlerine karşı sergiledikleri temel insan haklarına aykırı tutum ve eylemler, etik kurallar belirlenmiş olmasına rağmen engellenememektedir.
Savaş etiğine uymayan, orduları katliamlar ve soykırımlarla insan hayatını hiçe sayan devletlerin olumlu bir imaja sahip olması mümkün değildir. Buna karşılık, saldırganlıktan kaçınan, savunma maksadıyla yapmak zorunda olduğu silahlı çatışmalarda insan haklarına ve etik kurallara riayet eden devletlerin bu tavırları, doğrudan kamu diplomasisi aracı ve imaj unsuru olarak değerlendirilmektedir. Zira silahlı kuvvetleri insan hakları kurallarına uyan devletlerin en önemli itibar kaynaklarından biri de bu tutumlarıdır. Aksi tutumu benimseyen devletler ve orduları, tarih ve insanlık önünde kolaylıkla silemeyecekleri bir lekeyle anılmaya mahkûmdur.

Akademik Müfredatta Kamu Diplomasisi
21 Şubat 2025Kamu diplomasisi günümüzde sadece uygulama odaklı bir alan olmaktan çıkıp hızla uluslararası ilişkiler ağırlıklı bilimsel bir disipline dönüşmektedir. Ancak kamu diplomasisi asıl önemini disiplinler arası niteliğiyle kazanmaktadır. Antropolojiden sosyolojiye, sosyal psikolojiye, iletişim bilimine, tarihten siyaset bilimine ve kültürel çalışmalara, jeopolitikten ekonomik ilişkilere kadar geniş bir yelpazedeki bilimsel disiplinlerle yakın bağları vardır. Böylesine çok boyutlu ve çok disiplinli bir alanın sadece uygulamalar çerçevesinde ele alınıp üniversite müfredatlarında bilimsel yer bulmaması şaşırtıcı olacaktır. Dünya üniversitelerinde siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve iletişim bilimleri fakültelerinde kamu diplomasisi dersleri yer almaktadır. Ayrıca, lisansüstü programlarda kamu diplomasisinin giderek daha fazla ilgi topladığı görülmektedir. Bu durum Türkiye’de de farklı değildir. Son yıllarda, lisans seviyesindeki derslerin ötesinde, çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezi yazılmaktadır. Bunun, Türkiye’nin gelişmekte olan kamu diplomasisi için önemli bir avantaj olduğu düşünülmektedir.
Bunun sonucunda, yakın bir gelecekte kamu diplomasisinin uluslararası ilişkiler veya iletişim bilimlerinin alt disiplini olmaktan çıkarak özgün kuramsal bir altyapıya kavuşacağı düşünülebilir. Özellikle, dünyadaki çatışmaların çözümlenmesi ve barış araştırmaları ile ilişkili olarak başlı başına bir alan olması beklenebilir.

Kamu Diplomasisi Şart Mıdır?
02 Ağustos 2024Kamu diplomasisi, devletlerin çıkar, fayda, tehdit ve fırsat odaklı analizleri doğrultusunda meydana getirdikleri ve diğer ülkelerin özellikle kamuoylarını etki altına alabilmek maksadıyla gerçekleştirdikleri faaliyetleri kapsamaktadır. Diğer ülkelerin hükümetleri dışında, hükümet dışı aktörlerini ve özellikle kamuoylarını nişan alması bakımından geleneksel diplomasiden ayrılmaktadır. Kamu diplomasisi sayesinde farklı ülkelerin vatandaşları ve kurumları arasında diyaloglar oluşmakta ve çeşitlenebilmektedir. Temel amaçları arasında ise, başka kamuoylarını etkilemekle kalmayıp bu etkiyi geliştirmek, doğru bir şekilde bilgilendirmek ve bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde ortaya çıkan yanlış anlamaları ve algıları değiştirmek ve düzetmek sayılabilmektedir (Doğan, 2012, s. 13).
Kamu diplomasisi, çeşitli ilişkilerin inşa edilmesi, çeşitli iletişim stratejilerinin kullanılması, kültürel diyalogları meydana getirmesi, ülke markalaması ve imajlarını iyileştirmesi, algı oluşturması ve yanlış bilgileri doğru bilgilerle değiştirmesi vs. açısından oldukça kapsamlı ve derinlikli bir yapıdadır (Demir, 2012, s. 12).
Kamu diplomasisinin aktörü yalnızca devlet veya hükümet değildir. Hükümet dışı aktörler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, okullar, kanaat önderleri, sosyal medya ve haber ajansları, baskı grupları, hatta bireyler dahi kamu diplomasisi faaliyeti gerçekleştirebilmektedir (Sancar, 2022, s. 90-95). Ancak tek bir kurum ya da bir kişi tarafından gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Önemli olan kamu diplomasisi faaliyetini kimin gerçekleştirdiği değildir. Önemli olan yürütülen kamu diplomasisi faaliyetinin etki gücüdür. Bu gücün ortaya çıkması içinse güvenilirlik son derece önemlidir. Çünkü güven duyulan kişi veya kurumun söylemi daha inandırıcı ve ikna edici olacaktır.
Geniş bir yapıya ve stratejik öneme sahip olan kamu diplomasisi, güvenilir ve doğru kişi veya kurumlar tarafından doğru bir şekilde gerçekleştirildiğinde, ülkelerin kötü imajı düzelmekte, itibarı artmakta, cazibe merkezine dönüşmesini sağlamakta, ulusal çıkarlarını ve politikalarını diğer ülkelere ve toplumlara kabul ettirebilme olanağı oluşmaktadır (Özkan, 2015, s. 5). Ayrıca, toplumlararası siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesini sağlamakta ve işbirliklerini artırmaktadır. Bu kapsamda, barışa da katkısı olduğu söylenebilmektedir.
Kendisini doğru kişi, kurum, araç ve yöntemlerle anlatmayan, mesajlarını iletemeyen, tanıtmayan, kamuoylarını etkileyemeyen, ikna edemeyen ve eksik bilgilendiren ülkeler, kötü imajlarını düzeltememekte, haklarında oluşan olumsuz algıları değiştirememekte ve atılan iftiralardan kurtulamamaktadır. Ülkeler ve toplumlar bu sorumluluğu zamanında yerine getirmediğinde, haklarında oluşan yalan ve yanlış düşünce ve algıları değiştirmek hem oldukça güçleşmekte hem de cazibe merkezi olmaktan ve rekabet üstünlüğünden giderek uzaklaşmaktadır. Gelecek nesillere ise, ülkesini ve milletini kanıtlamak, saygınlığını ve itibarını geri kazanmak gibi büyük bir yük bırakmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü, kamu diplomasisi şarttır ve ülkenin ve toplumun imkanları dahilinde süreklilik kazandırılması gereken bir olgudur.
KAYNAKÇA
Demir, V. (2012). Kamu Diplomasisi ve Yumuşak Güç. İstanbul : Beta Yayınları.
Doğan, E. (2012). Kamu Diplomasisinin Sunduğu Fırsatlar ve Kısıtlar Üzerine. Tasam Yayınları.
Özkan, A. (2015). 21. Yüzyılın Stratejik Vizyonu Kamu Diplomasisi ve Türkiye'nin Kamu Diplomasisi İmkanları. Tasam Yayınları.
Sancar, G. A. (2022). Kamu Diplomasisi ve Uluslararası Halkla İlişkiler. İstanbul: Beta Yayınları.

Tahıl Koridoru ve Türkiye’nin Artan İtibarı
12 Ekim 2023Dünyada Ukrayna tahılına ihtiyaç duyan çok sayıda ülke vardır. Bunların çoğu da yoksul ülkelerdir. Türkiye Ukrayna’dan yola çıkarak Türk boğazlarından geçen gemiler dolusu tahılın özellikle bu ülkelere ulaşması için de çaba göstermiştir. Ukrayna tahılının dünya piyasasından çekilmesi ile ortaya çıkan gıda krizi ve hızla yükselen buğday fiyatlarının savaş öncesi şartların oluşmasıyla birer küresel istikrarsızlık unsuru olmaktan çıkmaya başlaması Türkiye’nin bu girişimleri ile mümkün olmuştur. Sonuç olarak, her vesileyle Türkiye’yi kınayan, bunun da ötesinde açıkça Türkiye düşmanlığını söylemlerinin temel taşı haline getirmiş olan çevreler, özellikle de batı basını isteksizce de olsa “Türkiye’yi takdir” etmek zorunda kalmışlardır. Fakat Türkiye’nin gıda krizinde olup da Ukrayna buğdayına muhtaç olan ülkeler nezdindeki itibarının batı ülkelerindekinden daha da fazla olduğu da bir gerçektir.

Kamu Diplomasisinin İçeride ve Dışarıda Karşılaştığı Zorluklar
12 Ekim 2023Başından itibaren ifadesinden öncelikle ulusal çıkar tanımlaması ile başlayan süreç kastedilmektedir. Her devlet bu tanımlamayı yaptıktan sonra ulusal çıkarın nasıl dışa anlatılacağı konusunda kafa yormak zorundadır. Dış dünya sizin ulusal çıkar tanımlamanızı kendisince yorumlayabilir. Fakat maksat o tanımlamanın sizin tarafınızdan yapıldığı şekilde somutlaştırılması ve ifade edilmesidir. Süreçteki sonraki aşama ise hedefi belirlemek, her yönüyle tanımak ve hangi yöntemlerle çalışılacağı konusunda karar vermektir. Sonrasında ise icra edecek yetkin kişi ve kurumların devreye girmesi gerekir. Tüm bu aşamaların disiplinler arası bir strateji kapsamında birbiri ardından hayata geçirilmesi stratejik kamu diplomasisinin olmazsa olmazıdır.

Uluslararası Göç, Göçmenler ve Kamu Diplomasisi
12 Ekim 2023Etkinlikler

İstinye Üniversitesi Kamu Diplomasisi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 25 Mart 2024 Pazartesi günü saat 14:00'da çevrim içi olarak gerçekleştirilecek etkinliğe davetlisiniz.

İstinye Üniversitesi, Kamu Diplomasisi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 11 Mart 2024 Pazartesi günü saat 14:00'de çevrim içi olarak gerçekleştirilecek etkinliğe davetlisiniz.

İstinye Üniversitesi Kamu Diplomasisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından 20 Aralık Salı Günü saat 19.30'da çevrim içi olarak gerçekleştirilecek etkinliğe davetlisiniz.

İstinye Üniversitesi Kamu Diplomasisi ve Araştırma Merkezi tarafından 23 Aralık Perşembe günü saat 10.00'da Topkapı Kampüs Kongre Merkezinde gerçekleşecek etkinliğe davetlisiniz.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 2-3 Mayıs 2023 tarihinde İstanbul’da düzenlenen İstanbul Güvenlik Forumu’nda bir sunum yapan kamu diplomasisi araştırmalarının dünyadaki en önemli isimlerinden biri olan Güney Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi Nicholas J. Cull “itibar güvenliği” (reputational security) konusunda yazdığı son kitabını tanıtmıştır.